31.08.2017
BASIN AÇIKLAMASI
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ
Yarın ‘Dünya Barış Günü’. İçinde bulunduğumuz günlerde dünyanın bir çok bölge ve ülkesinde yaşanan çatışmalar, savaşlar insanlığın geleceğini tehdit etmekte ve insanın en temel evrensel hakkı olan “yaşama hakkı”nı elinden almaktadır. Küresel eşitsizliğin ve sömürünün yarattığı yoksulluk, yoksulluğun getirdiği açlık, açlığa eklenen savaş ve çatışmalar, yaşamı çekilmez kılmaktadır.
İsterdik ki savaşsız bir zaman diliminde barışı değil barışık kalmayı konuşalım. En temel hakkımız olan yaşama hakkımızı elimizden alan; geçmişimizi, bağlarımızı, bugünümüzü ve geleceğe ilişkin beklentilerimizi ortadan kaldıran zorbalığı yani savaşı barış gününde referans noktası olarak almaktan vazgeçelim.
Görüyoruz ki savaş ve çatışmalar her geçen gün daha fazla çeperini daraltıyor, nicedir o hep yanı başımızda :Irak, Afganistan, Filistin, Suriye örnekleri duruyor.
ABD ve müttefikleri, “nükleer silah arama” bahanesiyle ve “özgürlük getirme” iddiası ile Irak’ı cehenneme çevirdiler. Günümüzde savaşların arkasında emperyalist ülkeler vardır.Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde yeni sınırlar istemektedirler.
İnsanlığın bütün değerleri ve kazanımları bütün dünyanın gözleri önünde, ayaklar altına alındı. Şimdi bütün dünyada terör bahanesiyle, anti- terör yasaları, kısıtlamalar ve anti demokratik uygulamalar hayata geçirilmekte. Bir çok ülke devleti, neredeyse ‘polis ‘ devletine bürünme aşamasında. Tarih boyunca erken ölümlerin iki önemli nedeni enfeksiyon hastalıkları ve şiddet oldu. Dünya Savaşı’ndan bu yana 250 büyük savaşta 23 milyon kişi öldü. Birleşmiş Milletler 1.8 milyar insanın savaş ve çatışmalardan etkilendiğini belirtiyor.
Savaşlar salt ölüm ve sakatlıklara yol açmıyor elbet. Savaşın dolaylı etkilerinden birisi de hastalık örüntüsünü değiştirmesi, hastalık seyrini ağırlaştırmasıdır. AIDS, verem, sıtma, solunum yolu hastalıkları, cinayetler savaş ve çatışma dönemlerinde artış göstermektedir.
Ve savaş çocukları öldürüyor; 1990 yılından bu yana 2 milyondan fazla çocuk öldürüldü, 4-5 milyon çocuk ciddi yaralanmaya maruz kaldı, 12 milyon çocuk evsiz kaldı, bunların arasında bizim çocuklarımız da var.
Unutmayalım ki savaş sadece hedefindeki halkların varlığına, kültürüne, tarihine değil, aynı zamanda aydınlanma çağını geçmiş insanlığa da uygulanmı bir şiddettir.
Yanı başımızda savaş günbegün artarken ,bölgemizde barış için çaba harcamak iç barışın tesisinden geçiyor. İç barış kutuplaştırmadan uzak,tarihsel, sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik nedenlerin çözüme kavuşturulması ile mümkün olur.
Tüm bunların bir bütün olarak halkın sağlığını bozduğunu, sağlıklı yaşam hakkını tehdit ettiğini, işsizliğe, yoksulluğa mahkum ettiğini ifade etmek istiyoruz. Unutmayalım ki savaş, çatışmaları çözmenin tek yolunun şiddet olduğu düşüncesini egemen kılarak ,gündelik yaşamımızda şiddetin meşrulaştırılmasına da hizmet etmektedir.
Bugün savaş ve sömürünün olmadığı, eşit, özgür, adil bir dünya ve adaletin olduğu bir Türkiye’de yaşama özlemi için çaba harcamanın her zamankinden daha önemli görüyoruz.
Yönetim Kurulu adına
Dr. Hamza Ağca
Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı