BASINA VE KAMUOYUNA
14 MART TIP BAYRAMI, SAĞLIKTA ŞİDDET VE YENİ KORONA VİRÜS SALGINI
KORONA VİRÜS SALGINI DA SAĞLIKTA ŞİDDET SALGINI DA KAMUSAL YAKLAŞIMLA ÖNLENEBİLİR
14 Mart Tıp bayramının 101. yılı kutlamalarımız Korona virüs gölgesinde kaldı. Ülkemizde ve dünyada “Yeni Koronavirüs” (Covid-19) olarak adlandırılan ve gerekli önlemlerin alınmaması durumunda yaygın ölümlere yol açtığı bilinen bir salgın tehdidiyle karşı karşıya olduğumuz günlerden geçiyoruz. Aralık ayı sonunda Çin’de ortaya çıktığı andan itibaren hızla dünyayı etkisi altına alan bu salgınla ilgili olarak, Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart 2020 tarihi itibarıyla salgını “pandemi” olarak tanımladı ve aynı gün Türkiye’de de ilk vakaların görüldüğü açıklandı. . Bu durum hastalığın dünyadaki ve komşu ülkelerdeki yaygınlığı göz önüne alındığında beklenen ve olağan bir sonuçtur. Ülkelerin sağlık sistemlerinin deyim yerindeyse “sınandığı” bir dönem olacak bu… Halk sağlığına bakışın neticelerinin ortaya çıkacağı bir dönem… Tüm dünyanın sağlık hakkına ve sağlık hizmetlerine yaklaşım yönünden dersler çıkaracağı bir dönem…
Bu gelişmeler üzerine, her ne kadar ülkemizdeki durum o gün itibari ile henüz her türlü toplantıyı ve bir araya gelişi ertelemeyi gerektirecek tedbirler alınmasını zorunlu kılmıyor olsa da; Gaziantep-Kilis Tabip odası olarak proaktif davranıp; Tıp bayramı haftası nedeniyle hazırladığımız yoğun ve kapsamlı bir programımızdaki hastane ziyaretlerimizi, panellerimizi, plaket törenimizi ve balomuzu ileri bir tarihe erteleme kararı aldık. Ayrıca aynı gün Türk Tabipleri Birliği merkez konseyi ve diğer bileşenlerin ortak kararıyla; aylardır hazırlığını yaptığımız, “ŞİDDETSİZ BİR SAĞLIK ORTAMINDA EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALARAK SAĞLIK HİZMETİ SUNMAK İSTİYORUZ. SAĞLIKTA ŞİDDET SONA ERSİN!” talebiyle 15 Mart Pazar günü Ankara Tandoğan’da yapmayı duyurduğumuz mitingin ertelenmesi kararı alındı.
Meslek örgütleri olarak Tıp Bayramı etkinliklerini bir kenara bırakıp, bu iradeyi Kamu idaresinden önce ortaya koymamız, tüm konsantrasyonumuzu Koronavirüs’ün yaratacağı sağlık sorunlarının çözümüne odaklamanın sorumluluğu gereğiydi.
Ayrıca bu kararlarımızla topluma ve diğer kurumlara örnek olmak, duyarlılık geliştirmek ve farkındalık yaratmayı düşündük. Bizden sonra birçok kurum ve kuruluşta benzer kararlarını açıkladılar. Okullar tatil edildi. Bakanlıklarımızca tedbir amaçlı alınan tüm bu kararlar yerindedir ve memnuniyetle karşılıyoruz. Tekrar altını çizerek ifade etmek isteriz ki; bütün bu kararlar tedbir amaçlıdır, toplum sağlığını korumak ve salgının yayılmasını önlemek amaçlıdır. Panik yapacak bir durum söz konusu değildir. Halkımızı alınan bu kararlara sorgusuz bir şekilde uymaya, sorumluluk almaya, panik yapmadan, kişisel hijyen ve korunma tedbir önerilerine uymaya ve uygulamaya davet ediyoruz. Bilinmelidir ki salgın durumlarında sadece biz sağlık çalışanlarının ve kurumların mücadelesi tek başına asla yeterli değildir. Mücadeleden olumlu sonuç almanın, salgının yayılımını ve kayıpları azaltmanın kilit noktası, mücadeleye toplumu oluşturan her bireyin aktif ve duyarlı katılım sağlamasıdır. Özellikle bu süreçte medyanın sorumlu habercilik anlayışıyla davranması, haberlerde kullanılacak dilin kamusal yararı önceliklemesi çok ama çok önemlidir.
Her koşulda görevi başındaki sağlık çalışanlarına şiddetle de başa çıkmanın yolunun sağlıkta kamusal bir anlayışın hâkim kılınmasından geçtiğini savunan kurumlar olarak; korona virüs salgınıyla ilgili olarak, öncelikle halk sağlığına dair koruyucu önlem ve bilgilendirmelerin şeffaf, yaygın ve etkili olarak yapılmasının, kurumsal iş ve güç birliğinin öneminin tekrar altını çizerek, beraberinde tanı koyma ve tedavi koşul ve ekipmanlarının her koşul için hazır olması konusundaki uyarı ve hatırlatmalarımızı yinelemek istiyoruz.
Koronavirüs gibi salgın durumlarında tedavi sürecinin etkinliği, tedaviyi yapacak olan sağlık çalışanlarının bu sürece hazırlanmasını, bedensel ve ruhsal olarak korunmasını öncelemelidir. Bu nedenle bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Hastanelerde ve ASM’lerde çalışan ve eğitim alan tüm sağlık çalışanlarını kapsayacak şekilde kişisel koruyucu malzeme dağıtılması önceliklidir ve bu konuda herhangi bir güven bunalımı yaratılmamalıdır.
Bu dönemde sağlık çalışanlarına -benzer tüm zamanlarda olduğu gibi- son derece önemli görevler düşüyor, düşecek. Peki, kim bu sağlık çalışanları?
Her tür olağan dışı sağlık hizmetinin sunumu sırasında risk grupları arasında ilk sırada yer alanlar…
Vatandaşın sağlık hakkına sahip çıkarken, kendi özlük hakları, çalışma koşulları tahrip edilenler…
Yöneticiler tarafından günlük politik çıkarlar uğruna, sağlık hizmetlerindeki aksaklıkların sorumlusuymuş gibi gösterilerek hastalarıyla karşı karşıya getirilenler…
Özveriyle ve fedakârca sundukları hizmet sırasında giderek artan oranlarda şiddetle karşı karşıya olanlar… Yaralananlar, sakatlananlar, öldürülenler!…
Hekimler, hemşireler, diş hekimleri, ebeler, eczacılar, laborantlar, radyoloji teknisyenleri, fizyoterapistler, diyetisyenler, sağlık teknisyenleri, sağlık memurları, psikologlar, biyologlar, paramedikler, hastabakıcılar, taşeron sağlık işçileri… Bizler!
Özellikle bu sıkıntılı sürece gelen denk gelen14 Mart Tıp Haftasında; Gözlerin fedakar sağlık çalışanlarında olması gerek. Binlerce yıldır bu topraklarda şifa dağıtmış hekimlere ve sağlık çalışanlarına kulak vermek gerek. Taleplerini dinlemek gerek, duymak gerek, anlamak gerek!
Türk Tabipleri Birliği’nin hazırladığı, sağlık emek ve meslek örgütlerinin desteklediği ve sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanların cezalarının artırılmasını öngören “Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı” bir an önce yasalaştırılmalıdır.
Bizler, bu olağanüstü dönemde de görevimizin başında olarak her türlü sağlık sorununa karşı mesleğimizin bize yüklediği sorumluluğu özveriyle ve koşulsuz yerine getireceğimizi açıklıkla ifade ederken; emeğimizi değersizleştiren, ücretlerimizi ezdiren, çalışma koşullarımızı her geçen gün zorlaştıran yönetim anlayışı değişinceye, sağlıktaki ölümcül şiddeti ortadan kaldıracak düzenlemeler yapılıncaya, önerdiğimiz önlemler alınıncaya kadar taleplerimizi dile getirmeye devam edeceğiz.
Sağlık alanında şiddet önlenmeli, toplumun sağlık hakkı korunmalıdır. Pandeminin de, sağlıkta şiddetin de ortadan kaldırılmasının yolu sağlıkta kamusal bir yaklaşımın hâkim kılınmasından geçmektedir.
Bir kez daha ifade ediyoruz, Halkımız rahat olsun, bizler görevimizin başındayız, başta Sağlık bakanlığımız, Türk Tabipleri Birliği, ilgili tüm kurum ve kuruluşlar, yerel yönetimler iş ve güç birliği içinde bu korona belasını en az hasarla atlamak adına gerekli tüm tedbirleri almaktadır ve süreç şimdiye kadar çok doğru bir şekilde yürütülmektedir. Bu noktada her bireyimize büyük sorumluluk düşmektedir. Halkımız sosyal medyada, sokakta dolaşan kirli ve art niyetli paylaşımlara, dedikodulara rağbet etmesinler. Yetkili makamlarca teyit edilmemiş hiçbir bilgiyi dikkate almasınlar. Hastanelerde sağlık çalışanları ile işbirliği yapsınlar, gereksiz yere hastanelere baş vurmasınlar. Bu süreçte ortaya çıkan fırsatçı ve karaborsacılara prim vermesinler. Hep birlikte başaracağız!!
Bu sıkıntılı süreçte örgütsel deneyimimizin, bilimsel bilgi birikimimizin ve dayanışmamızın, bütün sorunların çözümünde en büyük gücümüz olduğunu biliyor, tüm meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının 14 Mart’ını kutluyoruz.”
HALKIMIZA ÖNERİLERİMİZDİR!!
Özetle; panik yapmayınız, tokalaşmayınız, sarılmayınız, öpüşmeyiniz, hijyen kurallarınıza uyunuz!!
Solunum yolu enfeksiyonlarının bulaşma riskini azaltmak için yapılan öneriler yeni koronavirüs hastalığı için de geçerlidir.
- Hasta insanlarla temastan kaçınılmalıdır (mümkün ise en az 1 m uzakta bulunulmalı).
- Özellikle hasta insanlarla veya çevreleriyle doğrudan temas ettikten sonra eller sık sık yıkanmalıdır.
- Eller yıkanmadan ağız, burun ve gözlerle temas edilmemelidir.
- Eller, en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı sonrasında kurulanmalıdır.
- Antiseptik veya antibakteriyel içeren sabun kullanmaya gerek yoktur, normal sabun yeterlidir.
- Sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği veya kolonya kullanılmalıdır.
- Elde görünür bir kirlenme olmadığı sürece el antiseptikleri, el yıkama kadar etkilidir. Ancak elde görünür bir kirlenme olduğunda ellerin mutlaka yıkanması gerekir.
Maske ne zaman kullanılmalı?
- Sağlıklı kişilerin maske kullanmasına gerek yoktur.
- Herhangi bir viral solunum yolu enfeksiyonu geçirmekte olan kişinin öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağzını tek kullanımlık kağıt mendil ile örtmesi, kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içini kullanması gereklidir. Hasta kişilerin mümkünse kalabalık yerlere girmemesi, eğer girmek zorunda kalınıyorsa tıbbi maske kullanması önerilmektedir. Maskeyi çıkarıldığında hemen çöpe atılmalı ve eller yıkanmalı veya antiseptikle temizlenmelidir.
- Hasta olmayan kişilerin maske kullanmasına normalde gerek yoktur. Sadece yeni koronavirüs hastalığını geçirenlerle temas edenlerin (sağlık çalışanları, hasta ile aynı evde yaşayanlar) maske takması gerekmektedir. Bu durumlarda kullanılacak maskelerin cerrahi/basit/tıbbi maske olması yeterlidir.
- N95 veya FFP2 türü maskeler sağlık çalışanları tarafından sadece özel koşullarda (hastanın solunum cihazına bağlanması gerektiğinde..vb) kullanılmalıdır.
Eldiven giymeli mi?
- Hayır. Eldiven, sadece sağlık çalışanları tarafından hastanın bakımı ve muayenesi sırasında kullanılır. Sağlık çalışanları dışındaki kişiler eldiven kullanmamalıdır. Bunun en önemli nedeni, eldivenlerin uygun şekilde kullanılmadığı durumda hastalığın daha çok yayılmasına neden olmasıdır.
- Eldivenlerin uygun kullanımı, sağlık çalışanlarına verilen eğitimlerle sağlanmaktadır. Sağlık çalışanları dışındaki kişilerin eldiven kullanması uygun değildir.
Eller, hastalığın bulaşmasında çok önemlidir ve bulaşı azaltmanın yolu ellerin su ve sabun ile yıkanmasıdır. Sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği veya kolonya kullanılmalıdır. 14.03.2020
Gaziantep-Kilis Tabip Odası Yönetim Kurulu Adına
Op.Dr.Ramazan SÜRÜCÜ
Tabip Odası Başkanı