Oğuzeli İlçesinde yaşanan cinsel istismar olayına ilişkin ARTIK YETER ! CİNSEL İSTİSMARA HAYIR! Başlıklı basın açıklaması yapıldı. Gaziantep Akademik Odalar Birliği (GAMOB) dönem Sözcüsü ve Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanımız Dr.Ramazan Sürücü tarafından yapılan açıklamaya , 16 Akademik oda ve 32 Sivil Toplum örgütü imza koydu. Basın açıklamasında Cinsel istismarın nedenleri, TÜİK verilerine göre tedirginlik yaratan boyutlara ulaştığı, sadece failin değil, sorumluların da hesap vermesi gerektiği, bütün toplumun çocuklarımıza sahip çıkmasının önemli olduğu ifade edildi. Ayrıca kapsamlı çözüm önerilerinin de yer aldığı açıklamanın tam metni ve basında yer alan haberler ektedir. Bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Gazete Haberleri:
BASINA VE KAMUOYUNA
ARTIK YETER!!ÇOCUK İSTİSMARINA HAYIR!
Bizler öncelikle birer yurttaş, anne-baba, akademik meslek odaları ve STK temsilcileri olarak; kendimize, toplumumuza, kentimize, ülkemize ve çocuklarımıza ve geleceğimize karşı duymuş olduğumuz sorumluluk gereği kentimizde, bir çocuğumuzun yaşadığı iğrenç cinsel istismar olayına karşı tepkimizi ortaya koymak, yetkilileri bir kez daha göreve davet etmek, sorumluluklarını hatırlatmak, sorumluları kınamak, çözüm önerileri sunmak ve çözüm ortağı olmak amacıyla bu basın açıklamasını yapıyoruz.
İlimiz Oğuzeli ilçesi civarındaki Körkün’de faaliyet gösteren Hasan Hoca İlim Vakfı yatılı kuran kursunda,9 yaşındaki çocuğun yatılı kaldığı kuran kursunda yaşamış olduğu cinsel istismar olayı hepimizi derinden üzmüştür. Olay üzerine Gaziantep Valiliği’nden yapılan açıklamada, eğitim verilen yerin kaçak olarak faaliyet göstermekte olduğu, kurumun mühürlendiği, tüm öğrencilerin ailelerine teslim edildiği, suçlunun tutuklandığı ifade edilmiştir.
YALNIZCA SUÇLUYA CEZA DEĞİL! SORUMLULARDA HESAP VERMELİ !!
Unutulmamalıdır ki burada öncelikli sorumluluk devletindir. Devletin’ de Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi ile önleyici bir sistem kurarak çocukları ihmal ve istismardan korumayı taahhüt etmiş olduğu gerçeğinden hareketle ve valiliğin yapmış olduğu açıklamaya istinaden; buradan yetkililere soruyoruz ve cevap bekliyoruz. Bu kurum nasıl olurda kaçak faaliyet gösterebilir. Bu konuda denetleme yapması gerekenler neden zamanında denetleme yapmamıştır? Faile birlikte başka tutuklanan varmıdır? Bu olaydan ötürü sorumlulardan açığa alınan varmıdır? Yetkililerden vicdanen rahatsız olup, istifa etmeyi ve kamuoyundan özür dilemeyi düşünen olmuşmudur? Bilinmesini istiyoruz ki biz bu durumu kabullenmeyeceğiz ve sürecin takipçisi olacağız.
Bilinmelidir ki bütün dünyada yaşanan siyasi krizler, ekonomik adaletsizlikler, sosyal yozlaşma, ahlaki yozlaşma, yoksulluk ve hak ihlalleri en çok, toplumların savunmasız kesimi olan çocukları etkilemektedir. Çocukların, büyüme ve gelişme dönemlerinde, fiziksel ve psikolojik sağlıklarını olumsuz yönde etkileyen her türlü davranış, çocuk istismarı (fiziksel, duygusal,cinsel) ve ihmali kapsamına girmektedir. İstismar ve ihmalin farklı şekilleri aileleri, toplumları, sosyal kuruluşları, yasal sistemleri, eğitim sistemlerini ve iş alanlarını etkileyen büyük bir halk sağlığı sorunudur.
TÜİK verileri ülkemizde yaşanan cinsel istismarın boyutlarının tahminlerimizden çok daha büyük olduğunu, ayrıca da her geçen gün arttığını ortaya koymaktadır. Bu verilere göre cinsel istismar mağduru olan çocukların sayısı 2014 yılından 2016 yılına kadar %33 artmıştır.
2016 yılında güvenlik birimlerine mağdur olarak gelen veya getirilen cinsel istismar suçuna maruz kalan çocuk sayısı 16.877 iken, bu rakamın 2017 yılında 18.623 olduğu gerçeği ise, gerçekten de korkunç ve tedirgin edicidir.
Bizler ancak bu olayların bir kısmını medyadan öğreniyoruz, bir kısmına mesleklerimiz gereği olay sonrası süreçlerde tanıklık ediyoruz. Unutmamak gerekir ki farklı kaygılarla çoğunun da üstünün örtüldüğü ve hala saptanamayıp devam etmekte olan binlerce istismar olayı mevcuttur.
Çocuk istismarlarının en ağır biçimi olan çocuk cinsel istismarları, münferit, sapık, hasta, insanların gerçekleştirdiği düşüncesi doğru değildir. Kişilerin uyguladığı her türlü şiddeti ve cinsel istismarı bir ruhsal hastalıkla açıklamaya çalışmak yanlış olup, cinsel suç olarak tanımlanan her eylem, salt bir cinsel dürtüsel bir eylem değil, mağdur üzerinde güç uygulama aracı olarak yine şiddeti temsil etmektedir. Ayrıca bu bakış açısının hem şiddeti aklama hem de şiddetle uzaktan yakından alakası olmayan ruhsal hastalık sahibi bireyleri damgalayarak hedef haline getirme riski taşıdığını hatırlatmak isteriz.
BU UTANÇ TOPLUMUN TÜM KATMANLARINCA ORTADAN KALDIRILABİLİR!
Bireylerin şiddet ve suç işleme eğilimlerini yaşadıkları toplumsal çevreden bağımsız bir şekilde düşünmek mümkün değildir. Elbette ki geldiğimiz noktada ülkemizi yöneten iktidarların eğitim, kadın, aile, çocuk ,nüfus-aile planlaması (doğum kontrol yöntemleri) ve küretaj gibi olaylara bakışı, hukuk – adalet, demokrasi anlayışının ve bu alanlarda ki politikalarının payı büyüktür. Evlilik yaşının düşürülmesi, bazı din adamlarının kız çocuklarıyla ilgili evlenme yaşına ilişkin beyanları, müftülüklere nikah kıyma yetkisinin verilmesi, eğitim dilinin ve müfredatın cinsiyetçi ve eril olması, kadınların siyasette, yönetimde, çalışma hayatında ve karar alma mekanizmalarında eşit koşullara sahip olmaması, bu suçlara yönelik mevzuatta var olan cezaların uygulanmaması veya cezasızlık politikasının olağan hale gelmesi, toplumda adalet duygusunun giderek kaybolması, siyasette ötekileştiren, şiddet içeren dilin hakim olması, medyanın bu tür olayları ele alış biçimi vb. onlarca neden, bu sorunun endişe verici boyutlara ulaşmasına yol açmaktadır.
Ensar Vakfı’nda yaşanan istismar, Aladağ’da kız çocuklarının yanarak ölmesi ve her gün yeni çocuk istismarı vakalarının ortaya çıktığı koşullarda, bütün bunların karşısında çocuklara çığlık atmayı öğretmeye çalışan Aile Bakanlığı, bir kereden bir şey olmaz diyen bir bakan, hükümet tarafından reddedilen çocuk istismarı yasası ve ortaya atılan tecavüzü aklama yasalarıyla, Türkiye çok uzun zamandan beri çocuklar için güvensiz bir ülke haline dönüşmüş durumdadır.
Bu konuda zaman zaman hükümet yetkilileri ve bazı siyasi çevrelerin suçun önüne geçmede çözüm olarak, cinsel isteğin tıbbi uygulamalarla azaltılması yöntemini(hadım) ve daha geneli idam cezasını gündeme getirmeleri, toplumun öfke, üzüntü ve endişelerini gidermek,yapısal mekanizmalar oluşturmakla sorumlu devlet yöneticilerinin toplumun öfkesini kendilerinden uzaklaştırmak amaçlıdır ve çözümden uzaktır.Hadım veya idam istismarın kaynağını ortadan kaldıramaz. Aksine bu yöntemler, suçun ataerkil, cinsiyetçi sistemin neden olduğu toplumsal çürümeden kaynaklandığını ört bas etmekte ve suçu salt faile indirgemektedir. Bu öneriler sorunu çözmekten öte, sahte bir arınma yoluyla sorunun üzerini örttüğü için çok daha ağırlaşmasına sebep olacak bir yaklaşımdır.
Ayrıca insanlığa karşı işlenen suçlara yönelik yine insanlık suçu olan idam ve hadım etme cezaları, temel hukuk ilkelerine ve evrensel insan haklarına aykırıdır. İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde, insan haklarına aykırı cezalandırma yöntemlerinin suçları ortadan kaldırdığı veya toplumsal sorunları çözdüğü görülmemiştir. Çocuk ve kadına yönelik cinsel şiddet suçlarına karşı sözü edilen en ağır cezaların uygulandığı ülkelerde bu tür suçlarda herhangi bir azalma olmadığı gibi artış görülmesi bu cezaların caydırıcı olmadığını, sorunu ortadan kaldırmadığını göstermektedir.
İnsanlık vicdanını derinden yaralayan bu suçları ortadan kaldırmak için en etkili yöntem modern dünyada olduğu gibi çocuk ve kadını merkeze alan sosyal, ekonomik ve hukuk politikalarının yerleştirilmesidir. Taraf devletlerden biri olduğumuz Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin, örselenebilir bir sosyal grup olan çocukların eğitimi, korunması ve gelişmesini esas alan birçok maddesinin ülkemizde uygulamada yer bulamaması veya ilgili makamlar tarafından halen ihlal ediliyor olması, çocuk istismarının giderek artmasının ve sürekli kanayan bir yara olmasının en temel nedenidir
Çözüm olarak ilk adım suçun tespiti ve nasıl cezalandırılacağı değil, bu tür eylemlerin nasıl önlenebileceği noktasına yoğunlaşmak olmalıdır.
Çocuklarımızı ancak güçlü bir sosyal hizmetler ağı üzerine inşa edilmiş samimi bir çocuk koruma ve adalet sistemi ile koruyabiliriz.
Çocuğa karşı cinsel sömürü ve istismarın önlenmesine yönelik, kanıtlara dayalı uygulamalar geliştirmek ve doğru politik kararlar alabilmek amacıyla evrensel değerlere uygun, bilimsel araştırmalar yapılarak, vaka ve yaygınlık oranları, zaman içindeki eğilimleri, olguların coğrafi dağılımı ve risk faktörleri ve nedenler belirlenmelidir.
Eril cinsiyetçi söylemlerden vazgeçilmeli, günlük yaşamın dini referanslarla şekillenmemesi adına, hukuki düzenlemelere gidilerek, çocukların cinsel obje olarak değerlendirmelerinin önüne geçilmelidir.
Sivil toplum örgütlerinin, dernek ve vakıfların bağımsız çalışma yapmasına fırsat tanınmalı, yapılan çalışma sonuçları ve çözüm önerileri dikkate alınmalıdır. Siyasi rant hesabı yapılmadan, çocukla ilişkide bulunan tüm kişi, kurum ve kuruluşların, fırsat eşitliğine, kurallara uygunluğuna ve denetime açık olması sağlanmalıdır.
Toplumsal ekonomik eşitsizlik ortadan kaldırılmalıdır.
Biliyoruz ki, ancak çocukların ihmal veya istismar edilmesinden önce riskleri fark edip bunları ortadan kaldırmaya yönelik sistemler gerçek bir koruma sağlayabilirler. Bu nedenle, bütün öncelik, önleyici hizmetlere verilmelidir.
KORUMA, CEZA, REHABİLİTASYON OLMALI
Erken uyarı sistemi kurulmalı, çocuklarla çalışanların riski fark etme ve bildirme yükümlülükleri düzenlenmeli, bildirimi alacak etkili bir müdahale birimi kurulmalı, travma mağdurları için tedavi hizmetleri güçlendirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.
Meselenin bütüncül çözümü için öncelikle Meclis’te önerilen çocuk hak ihlallerine ilişkin daimi bir çocuk komisyonu hızlıca kurulmalı, bütün partilerinde, bu konuya özgü çalışma grupları ve politikaları olmalıdır.
Yıllardır bekletilen Çocuğa Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı çıkarılmalı ve uygulanmaya başlanmalıdır. Bu alanda çalışan sivil toplum örgütleriyle ortak çalışmalar yürütülmeli, bu çalışmalar kamu idaresi tarafından desteklenmeli, planın izlenmesinde STK’lara sorumluluk verilerek uygulamada şeffaflık sağlanmalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinsel ve üreme sağlığı eğitimi müfredata konulmalıdır.
Erken çocukluk döneminden başlayarak çocuklar için, anne-babalar için, çocuklara bakım ve eğitim hizmeti verenler için ve çocuklarla çalışan profesyoneller için bilgilendirme kampanyaları ve farkındalık çalışmaları ilgili bakanlıklar ile STK’ların ortaklığında yapılmalıdır.
Gerçekleşmiş olaylarda; çocuğun mağdur ve suç tanığı olduğu unutulmamalı, acilen koruma hizmetleri verilmelidir. Gerekli hizmetler çocuklara ilk yardım, ara tedavi ve uzun süreli rehabilitasyon hizmetine kadar gidecek süreçte ilgili uzmanlardan oluşmuş bir ekip ile Çocuk İzlem Merkezlerinde ve üniversitelerin Çocuk Koruma Birimlerinde gerçekleştirilmelidir. Mağdura ve faile yönelik veri ve kayıt sistemleri oluşturulmalıdır. Mağdurun ikinci ve daha fazla kez mağdur edilmesini önlemek amacıyla Çocuk İzleme Merkezleri, Adli Görüşme Odaları ve Çocuk Koruma Merkezlerinin sayısı arttırılmalı, yetişmiş personel ile alt yapıları güçlendirilmelidir. Çocuğun korunması ile ilgili müdahale görevini de içeren 7/24 acil hizmet verebilecek çocuk koruma birimleri yapılandırılmalıdır.
Kovuşturma aşamasında; çocuğun ifadesi tek seferde Çocuk İzlem Merkezlerinde ve üniversitelerin Çocuk Koruma Birimlerinde gerçekleştirilmeli, çocuğun ifadesinin tekrar tekrar farklı dava süreçlerinde alınmasından kaçınılmalıdır.Ayrıca faille hiçbir süreçte yüz yüze getirilmemelidir.
Ceza adalet sistemi; yargılamaların çok uzun sürmesi, takdiri indirim sebeplerinin uygulanma biçimi, yetersiz delil toplanması gibi sebeplerle sanıklar için caydırıcı olmaktan uzaktır. Ceza adalet sisteminin amaca uygun işlemesi için eksikliklerin sebebinin araştırılmalı, bunları gidermek için gerekli yasal ve idari düzenlemeler acilen yapılmalıdır.
Hukuk güvenliği ve belirliliği sağlanmalı, vatandaşlara aynı olaya aynı hukuksal korunmanın, ayrımsız, herkes için uygulanacağı inancı sağlanmalıdır. Çocuğa cinsel sömürü ve istismar yapan suçlunun cezalandırılması, çocuğa verdiği zarar, hukukta orantılılık ve birey olarak çocuğun ve bir grup olarak çocukların yüksek yararı gözetilerek,cezasızlığa yer vermeyecek şekilde adil yargılama ile evrensel değerlere uygun şekilde olmalıdır.
Rehabilitasyon aşaması; cinsel sömürü ve istismara maruz kalan çocuklar ancak koruma sistemine girer girmez, başlayan etkin tedavi ve terapi çalışmaları ile iyileşebilir, kalıcı hasarların önüne geçilebilir. Bu nedenle güvenlik ve adli hizmetlere ayrılan bütçe gibi rehabilitasyon hizmetleri için ayrı ve ilgili dava sayıları göz önüne alınarak yeterli bütçe ayrılmalıdır. Cinsel sömürü ve istismar mağduru çocuklar için özel rehabilitasyon hizmetleri arttırılmalı, çeşitlenmeli ve çocukların hizmet kurumlarından kaçmasını ya da uzaklaşmasını önlemek için çocukların katılımıyla planlanıp uygulanmalıdır.
En önemlisi de toplum, çocuklarına sahip çıkmalıdır.
Kentimizde yaşanan bu iğrenç olay vesilesiyle, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine ve Çocuk Hakları Sözleşmesine uygun bütün önlemlerin devlet tarafından hayata geçirilmesi beklentimizi ve hakkımızı yetkililere, bütün siyasi partilere ve ilgili kurumlara bir kez daha kararlılıkla hatırlatırken, Akademik meslek mensupları ve STK’lar olarak çocuk hakları ve çocukların yüksek yararı için çözüm üretmek amacıyla yapılacak bütün çalışmalara katılmaya, destek sunmaya her zaman hazır olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.
GAZİANTEP BAROSU
GAZİANTEP-KİLİS TABİP ODASI
MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
GAZİANTEP ECZACILAR ODASI
GAZİANTEP – KİLİS DİŞ HEKİMLERİ ODASI
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI GAZİANTEP TEMSİLCİLİĞİ
HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI GAZİANTEP TEMSİLCİLİĞİ
JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI GAZİANTEP TEMSİLCİLİĞİ
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI GAZİANTEP TEMSİLCİLİĞİ
ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ
GAZİANTEP-KİLİS VETERİNER HEKİMLERİ ODASI
GAZİANTEP YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI
GAZİANTEP SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI
GAZİANTEP KULÜBÜ
GAZİANTEP AİLE HEKİMLİĞİ DERNEĞİ
GENEL SAĞLIK İŞ GAZİANTEP İL TEMSİLCİLİĞİ
BİRLEŞİK KAMU İŞ KONFEDERASYONU İL TEMSİLCİLİĞİ VE EĞİTİM İŞ SENDİKASI
ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ
GAZİANTEP MİMAR SİNAN ( DEVRİM) LİSESİ MEZUNLARI VE MENSUPLARI DERNEĞİ̇
GAZİANTEP VEREM SAVAŞ DERNEĞİ̇
GAZİANTEP KÜLTÜR TURİZM DERNEĞİ̇
ZEUGMA KÜLTÜR VE SANAT DERNEĞİ̇
GAZİANTEP BAĞIMSIZ DENETÇİLER DERNEĞİ̇
GAZİANTEP MÜZE DOSTLARI DERNEĞİ̇
TÜRKİYE KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELER SERBEST MESLEK MENSUPLARI VE YÖNETİCİLER VAKFI GAZİANTEP DESTEKLEME DERNEĞİ
TÜRK KADINLAR BİRLİĞİ GAZİANTEP ŞUBESİ
GAZİANTEP ANADOLU LİSESİ MEZUNLAR DERNEĞİ
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ GAZİANTEP ŞUBESİ
CUMHURİYET KADINLARI DERNEĞİ
GAZİANTEP YESEMEK ROTARY KULÜBÜ
ODTÜ MEZUNLARI GAZİANTEP DERNEĞİ
GAZİANTEP İTÜ MEZUNLARI DERNEĞİ
TÜRK ANNELER DERNEĞİ
GAZİANTEP ŞAHİNBEY LİONS KULÜBÜ
TOPLUM EĞİTİM DERNEĞİ
KADIN GİRİŞİMCİLERİ DESTEKLEME DERNEĞİ
GAZİANTEP FOLKLOR KULÜBÜ
GAZİANTEP GİRİŞİMCİ İŞ KADINLARI DERNEĞİ
KADIN GİRİŞİMCİLER DERNEĞİ
GAZİANTEP KADIN SAĞLIĞI DERNEĞİ
GAZİANTEP MALİ MÜŞAVİRLER MUHASEBECİLER BİRLİĞİ DERNEĞİ
GAZİANTEP KOLEJ VAKFI MEZUNLARI DERNEĞİ
KAVAKLIK ROTARY KULÜBÜ
İPEKYOLU ROTARY KULÜBÜ
TÜRK ÜNİVERSİTELİ KADINLAR DERNEĞİ